Cumhuriyet Dönemi
Cumhuriyetin ilânının hemen ertesinde 24 Kasım 1923 tarih ve 374 sayılı “Divan-ı Muhasebatın Sureti İntihabına Dair Kanun” ile Divan-ı Muhasebat yeniden kurulmuş, 1924 Anayasası ile de anayasal kimliğini korumuştur. 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun (Anayasa’nın) 100 üncü maddesinde“Büyük Millet Meclisine merbut ve Devletin varidat ve masarifatını kanunu mahsusuna tevfikan murakabe ile mükellef bir Divanı Muhasebat müessestir.” hükmüne yer verilerek Divan-ı Muhasebatın Türkiye Büyük Millet Meclisiyle ilişkili olduğu ve devletin bütün gelir ve giderlerini denetlemekle görevlendirildiği açıkça belirtilmiştir.
01.06.1934 tarihinde yürürlüğe giren 2514 sayılı “Divan-ı Muhasebat Kanunu” Divan-ı Muhasebatın kuruluş ve işleyişini yeniden düzenleyerek, bu tarihe kadar uygulanan dağınık mevzuatı yürürlükten kaldırmıştır.
Devlet bütçesinin nitelik ve yapısal yönden gelişmeler göstermesi ve 2514 sayılı Kanun’un gereksinmeleri karşılayamaz olması nedeniyle Divan-ı Muhasebat, 1961 Anayasası’nın 127’nci maddesinde Sayıştay olarak yeni bir kuruluşa ve işleyişe kavuşturulmuştur. Söz konusu maddeyle Sayıştaya “genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapma” görevi verilmiştir. Sayıştayın sözü edilen gelişmelere ve 1961 Anayasa hükmüne uyumunu sağlamak üzere de 21.02.1967 tarihinde 832 sayılı Sayıştay Kanunu çıkarılmış ve 2514 sayılı “Divan-ı Muhasebat Kanunu” yürürlükten kaldırılmıştır.
1929 yılında bütün dünyada yaşanan ekonomik kriz sonucunda serbest piyasa ekonomisinin hiçbir müdahale olmaksızın kusursuz bir şekilde işlemediği anlaşılmış, devletin ekonomik ve sosyal yaşama daha fazla müdahalesini öngören Keynesyen politikalar ön plana çıkmıştır. Ülkemizde bu dönemde kurulmaya başlanan kamu iktisadi teşebbüsleri devletin ticari ve sınaî alanda faaliyetlere girişmesini sağlamış ve bu kurumları denetlemek üzere 1938 yılında Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu kurulmuştur. Kamu iktisadi teşebbüslerinin denetimi dünyada yaygın olarak, Sayıştaylar tarafından gerçekleştirilmesine rağmen, Başbakanlığa bağlı ayrı bir denetim kurumu oluşturulmuştur.
Devlet bütçesinin nitelik ve yapısal yönden gelişmeler göstermesi ve 2514 sayılı Kanun’un gereksinmeleri karşılayamaz olması nedeniyle Sayıştay, 1961 Anayasası’nın 127’nci maddesi ile yeni bir kuruluşa ve işleyişe kavuşturulmuştur. Sayıştayın sözü edilen gelişmelere ve 1961 Anayasa hükmüne uyumunu sağlamak üzere de 21.02.1967 tarihinde 832 sayılı Sayıştay Kanunu çıkarılmıştır.
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde kamu harcamalarının giderek artması, Sayıştayların denetim kapsamı ve niteliğinde hızlı ve temel değişimlere gitmesi zorunluluğunu doğurmuştur. Hesap ve işlemlerin tek tek incelenmesi yerine kurumların mali sistemlerine güvence veren denetimlere ağırlık verilmiştir. Bu bağlamda, Sayıştayların kuruluşlarından itibaren yaptıkları kamu gelir, gider ve mallarının mevzuata uygun olarak elde edilmesi, harcanması ve saklanmasına ilişkin denetimlerin yanı sıra, yeni bir denetim türü olarak performans denetimleri ortaya çıkmıştır. 1970’lerin ikinci yarısından itibaren performans denetimi, ülkelerin mevzuatında yer almaya başlamıştır. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de kamu yönetimi reformları gündeme gelmeye başlamış, 90’lı yıllarda buna yönelik çalışmalar yoğunlaşmıştır. 1996 yılında, 832 sayılı Sayıştay Kanunu’nda yapılan değişiklik ile Sayıştaya performans denetimi yetkisi verilmiştir.
Avrupa Birliği adaylık sürecinin de etkisiyle 2000’li yıllarda kamu yönetimi reformları ivme kazanmış ve başlatılan reform çalışmaları kapsamında kamu mali yönetimi yeniden ele alınmıştır. Bu çerçevede 2003 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile fon uygulamasına son verilmiş, devletin tüm gelir ve giderleri ile borçları tamamen bütçe kapsamına alınarak yasama denetiminden geçmesi sağlanmıştır. Bu sayede, Sayıştayın tekil işlemlere odaklanan bir anlayıştan kurumun tüm mali yapısına odaklanan bir denetim anlayışına geçmesi ve daha kapsamlı rapor üreten bir yapıya dönüşmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır.
19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6085 sayılı Sayıştay Kanunu ile kamu kaynağı kullanılan tüm faaliyetler Sayıştayın denetim kapsamına alınmış ve kamu iktisadi teşebbüslerini denetleyen Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Sayıştay bünyesine dâhil edilerek, dış denetimde ikili yapıya son verilmiştir. Bu Kanun'la Sayıştay, günümüzün koşullarına, uluslararası standartlara ve yönetim ve denetim alanındaki çağdaş gelişmelere uygun olarak yeniden konumlandırılmıştır.
Başta Büyük Selçuklu Devleti olmak üzere Gazneliler, Karahanlılar gibi tarihteki Türk devletlerinin denetim kurumu olan Divanı İşraf’tan bu yana gelen tarihi birikimini dünya ile paylaşmak ve çağdaş dünya ile paralel olarak kendisini sürekli geliştirmek için uluslararası işbirliğine büyük önem veren Sayıştay,
- Uluslararası Sayıştaylar Organizasyonu - INTOSAI
- Asya Sayıştaylar Teşkilatı - ASOSAI
- Avrupa Sayıştaylar Teşkilatı – EUROSAI
- Kurucu Başkanı olduğu Ekonomik İşbirliği Organizasyonu Ülkeleri Sayıştaylar Teşkilatı – ECOSAI ve
- Yargı Yetkisi Olan Sayıştaylar Forumu’nun
aktif bir üyesi olup, uluslararası alanda saygın bir yere sahiptir.
Devletimizin önemli bir kurumu olan Sayıştay, sahip olduğu köklü tarihi geçmişi ve bilgi birikimiyle alanında küresel bir aktör olma yolunda önemli mesafeler almıştır. Bu çerçevede;
- EUROSAI’nin 2017 – 2020 dönemi için Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilmiştir.
- ECOSAI’nin 2016-2019 dönemi için Yönetim Kurulu Başkanlığını ve ASOSAI’nin 2015 – 2018 dönemi Yönetim Kurulu Üyeliğini yürütmektedir.
Diğer taraftan son yıllarda çok sayıda uluslararası etkinlikte aktif katılımcı ve ev sahibi olarak önemli roller üstlenmiştir. Kuruluş yıllarından itibaren sağlıklı işleyen bir kamu yönetim sisteminin ve güçlü bir kamu maliyesinin inşasında önemli görevler üstlenen Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına üstlendiği denetim görevi ve yargı fonksiyonu ile günümüzde de Anayasal sistemimizin en temel ve en saygın kurumlarından birisidir.